ZULÜM KÜÇÜK ŞEYLERLE BAŞLADI

ZULÜM KÜÇÜK ŞEYLERLE BAŞLADI

Zulüm, haksızlık yapmaktır. Zulüm, eziyet ve işkence yapmaktır. Zulüm, bir hakkı kendi yerinden alıp başka yere koymaktır. Zulüm, bir kişiye ısrarlı olarak kötü davranmaktır. Haklarından mahrum bırakmaktır, baskı kullanmaktır, adaletsizlik yapmaktır. Zulüm, haddi aşmaktır, söz ve fiilde aşırıya gitmektir. Zulüm, insanların malına, dinine, canına, ırzına, onuruna yapılan her türlü baskı ve zorbalıktır. Zulmün temelinde kan, gözyaşı vardır, yakıp yıkmak, vurup kırmak, hile ve entrika vardır. Bu nedenle zulüm, en büyük günahlardan biridir. Allah’ın asla sevmediği ve lanetlediği bir cürümdür. Allah adaleti emreder, zulmü yasaklar. Zülüm gaddarların, İslam düşmanlarının işidir.

Zulüm, bir insanlık ayıbıdır. Hak sahibine hakkını vermemektir. Doğru işin zıddını yapmaktır. Mesela suyu bardağa değil de yere dökmek hem bardağa hem de suya zulümdür. Adaletin zıddı, zulümdür. Zulüm, hak ve hukuku çiğnemektir. Zulüm, insanları aldatmaktır, haksız kazanç sağlamaktır. Zulüm, yetimin hakkını gasp etmektir. Zulüm, helal ya da haram sınırlarına ehemmiyet vermemektir. Zulüm, tam alıp eksik satmaktır. Alış verişinde hile yapmaktır. Zulüm, merhamet ve şefkati kalbinden söküp atmaktır. Zulüm, başkalarının başarılarını kendi hanesine yazmaktır.

Mülk ve saltanat inkâr ve küfürle devam etse dahi zulüm ile devam etmez. Zira zulmün sonu yıkımdır. Zulüm ateştir, yaklaşanı yakar, sonu karanlıktır, gireni kaybeder. Allah zalimlere mühlet verir, ihmal etmez. Yakalayınca da tam yakalar.

Mü’min zulüm yapmaktan ve zalim olmaktan korkar. Zira Allah zulmü haram kılmış, zalimi lanetlemiştir. Zulüm, ahirette sahibini kuşatan karanlıktır. Mazluma en büyük eziyet, kendisine yapılan zulmün cezasız kalmasıdır. Zalimi bağışlamak ise mazluma en büyük zulümdür. İyilerin zulme sessiz kalışı ise zalime en büyük ödüldür.

Zulüm ile zirveye çıkanların düşüşü feci olur. Zalimler bir çizgi halinde Kabil’den, Şeddad’dan, Nemrut’tan, Firavun’dan, Ebu Cehil’den beri devam ediyor. Ancak zalimler, dünyada sevilmezler, ahirette de yalnız kalacaklar, kimse ellerinden tutmayacaktır. Zalimler, zulmette kalacaklardır. Yakın tarihlerde de dünya pek çok zalim ve zulüm gördü.

Mao Zedong, Çin Komünist Devrimi lideridir. İktidarı döneminde elli milyon insanı hayattan kopardı. İnsanlık tarihinin rakip tanımayan en kanlı diktatörüydü. Ancak sonu feci oldu, ülkenin meşhur tüm doktorlarının çabasına rağmen müthiş acılar içerisinde 1976 yılında Parkinson hastalığından ölüp gitti.

Tarihte bilinen en kanlı diktatörlerinden birisi de Adolf Hitler’dir. II. Dünya Savaşı’nda tüm dünyaya büyük acılar yaşattı, on yedi milyon insanın ölümüne neden olan bu azgın zalim, neticede 1945 yılında eşiyle birlikte intihar etti.

Jozef Stalin, Ukrayna da on milyondan fazla insanın açlıktan ölümüne sebep olur. Hitler ile yaptığı savaşta yirmi dört milyona yakın insanın ölümüne neden oldu. Tarihin gördüğü başka bir diktatör ise Lenin olup beş milyon insanı katletti.

Avrupa’nın acımasız diktatörlerinden Nikolay Çavuşesku, karısıyla birlikte kaçmaya çalışırken yakalandı ve ihtişamlı yaşamı, eşiyle birlikte idam mangası önünde 1989 tarihinde son buldu.

Avrupa’nın faşist lideri Benito Mussolini de unutulmayacak bir zalimdir. Dört milyona yakın insanın ölümüne neden oldu. Sevgilisi Clara Petacci ile birlikte, 1945’de öldürüldü. Ertesi gün de kendisinin, sevgilisi ve birkaç yandaşının cesedi Milano’da Loreto Meydanı’nda sallandırılmıştır.

Balkanları kan gölüne çeviren, savaş suçu işlemek suçundan Lahey’deki mahkeme tarafından yargılanan eski devlet başkanı diktatör ruhlu Slobodan Miloseviç ise hücresinde kalp krizi geçirerek öldü.

Tarihte adaleti ile nam salmış, adalet timsali hükümdarlar da olmuştur. Mesela Hz. Peygamber’in çocukluk devrinde hükümdarlık yapmış, zulme uğrayanlara el uzatmış Sasani hükümdarı Nuşirevan bunlardan birisidir. Hakkında pek çok asılsız menkıbeler bulunmakla birlikte kırk dokuz yıl ülkesini yöneten Şah Nüşirevan, adaletiyle ilgili sayısız meseller nesilden nesile aktarılmıştır. İşte onlardan birisi: Şah’ın katıldığı bir av partisinde hizmetçiler, pişen kuşlara atılacak tuzu eşyalar arasından bir türlü bulup çıkaramadılar. Sonunda, bir hizmetçiyi tuz aramak üzere civar köylerden birisine göndermeye karar verdiler. Bunun üzerine Nüşirevan:

“Köylüden tuz istersek zamanla bu gelenek haline gelir de sonra günün birinde bu iş vergiye dönüşür.” Diye endişe ederek gönderilen hizmetçiye alınacak tuzun parasını eksiksiz ödemesini emretti. Maiyetindekiler:

“Padişahımız!”dediler. “Bu kadar değersiz bir şeyden ne çıkar?”

Şah’ın yanıtı kıssadan hissedir: “Bu dünyaya zulüm böyle küçük ve değersiz, fakat her yeni gelenin biraz daha büyüttüğü şeylerden gelmiştir.” Dedi ve ilave etti:

 “Eğer Şah bir köylünün bahçesinden bir elma koparacak olsa, etrafındakiler ağacı kökünden sökerler, o bahçeyi talan ederler. Şah zorla köylüden bir yumurta alsa, şahın etrafındakiler köylünün kümesindeki bütün tavukları alırlar!”

Her zulüm daha büyüğünü doğurur. Göz yumulan, küçümsenen basit ayrıntılar, değersiz sanılan hatalar, umursanmayan küçük durumlar daha büyüğüne yol açar. Örnek ve önder konumunda olanlar, küçük bir adaletsizliğe dahi imkân vermemelidirler.