KOLAYKEN ZORLAŞAN İLETİŞİM
KOLAYKEN ZORLAŞAN İLETİŞİM
İnsanlık tarihinin ilk gününden bugüne, iletişim teknolojilerinin gelişimi açısından değerlendirme yapılacak olsa, bütün insanlık tarihini bir tarafa; diğer tarafa da son yetmiş yılı koysak ikici kısım daha ağır basacaktır. Yaşadığımız son yüzyıl iletişim teknolojileri açısından müthiş derecede değişimin ve dönüşümün yaşandığı bir dönemdir. Baş döndürücü bir şekilde yaşanan bu gelişmeler avantajlar sağladığı gibi, bazı dezavantajları da beraberinde getirmiştir.
İletişim teknolojileri en temel olarak haberleşmeyi ve bilgiye erişimi kolaylaştırmıştır. İnsanlık artık çok hızlı bir şekilde iletişim kurabilmekte ve birbiriyle haberleşebilmektedir. Önceleri oldukça zahmetli olan bu işler yenidünyada artık oldukça basit ve kolaydır. Bu yeni düzende artık sınırlar ortadan kalkmış; iletişim her zaman ve her yerde olacak şekilde olmaktadır. İletişim teknolojileri sayesinde uzaklar, yakın hale gelmiştir. Bugün dünyanın öbür ucunda meydana gelen bir olaydan kısa sürede haberdar olmak mümkün olabilmektedir. Uzaklarda olan bir yakınımızla hızlı ve bir şekilde iletişim kurulabilmektedir. Bu yönüyle bir nebze de olsa gurbetin yüreğe çöken sızısı da azalmaktadır
Ancak iletişim teknolojileri uzağı yakın ederken; yakını da uzak etmiş gibi görünüyor. İmkânlar ve teknolojiler daha çok ve kolay bir şekilde iletişim kurmak için kolaylık sağlamakta iken, insanlık her giden gün birbirinden kopmakta ve herkes kendi kabuğuna çekilmektedir. Bir tuş kadar yakın herkes birbirine ama bir o kadar da uzak. İnsanlar, günümüzde birbirini arayıp sormaz; hal hatır bilmez; selam ve sabah vermez olmuşlardır. İş bu kadar kolayken ne oluyor da birbirimize selam verip hal hatır sormuyoruz? Selam vermek ve hal hatır sormak bu kadar zor olmasa gerektir. Teknolojilerin, özellikle iletişim teknolojilerinin bireysel anlamda iletişimi çoğaltması beklenirken, bu durum gerçekte hiç de öyle olmamıştır.
Günümüzde Ukrayna’da savaşta ölen askerden haberi olan modern insan, evinin içinde kimsesiz yaşayan komşusunun öldüğünden habersiz yaşamaktadır. Ölen komşusunun kokusu çıkınca ancak haberdar olabilmektedir. Geçtik komşuyu aynı evin içinde komşular haline gelmiş durumdayız. Aile efradı, dünya ile iletişim halinde iken; kendi ailesiyle yeterli düzeyde iletişim kuramamaktadır. Ebeveynler, çocuklarının ayrı odalarda ne yaptığını, kimlerle konuştuklarını bilemektedirler. Ev efradı haftanın bir gününde, bir kahvaltıda dahi doğru dürüst bir araya gelememektedir.
İletişim teknolojileri ile beraber iletişimlerimiz ve etkileşimlerimiz artmıştır. El-Hak doğrudur. Ancak bu artış sayısal anlamda olurken; nitelik anlamında artış olmamıştır. Mesela sadece cep telefonlarımız yoluyla günlük olarak onlarca, hatta yüzlerce etkileşim söz konusudur. Gelen mailler, mesajlar, sosyal mecralardan gelen bildirimler derken bu sayılar artmaya devam etmektedir. Yani tekrar etmek gerekirse; iletişim sayısal anlamda artarken, nitelik anlamında ise azalmıştır.
Bu anlamda hayati bazı sorular sormak gerekiyor: Çok sayıda olan bu etkileşimlerin kaçı bizlere ve ruhlarımıza dokunuyor? Bu etkileşimlerin kaçı bize selam veriyor? Bu etkileşimlerin kaçı size özel olarak gelmiştir? İşte bu soruların cevapları hiç de iç açıcı değil ne yazık ki. Günlerce bazen haftalarca bize özel olarak gelen mesajları göremediğimiz olmaktadır. Ne oldu da bugün buralara savrulduk. Soralım kendimize o halde “Seni sadece selam vermek için aradım. Sahi nasılsın? Ne yapıyorsun?” diyen kaç etkileşimimiz var.
Çağımızda insanların birbirini aramaları ve sormaları genellikle çıkar eksenli olmaktadır. Bende de durum çok farklı değildir. Genellikle insanlar birbirlerini işleri ve güçleri için aramaktadır. Çıkar eksenli de olsa bu aramalarda tabi ki hal hatır sorulmaktadır. Ama bu hal hatırın sonunda ortaya çıkan istekler samimiyete sekte vurmaktadır.
Konuya ilişkin olarak geçenlerde yaşadığım bir telefon görüşmesinden bahsedeyim. Uzun yıllardan beridir tanıdığım bir arkadaşım beni aramıştı. Hal hatır faslından sonra ben her zamanki gibi bir istek olacak, diye bekliyordum. Ama bir türlü istek gelmeyince, ben erken davranıp “Senin için yapacağım bir şey var mı?” diye sordum. “Yok” dedi gayet net bir şekilde. Buna karşılık ben de espri ile “O zaman niye aradın beni” dedim. Arkadaşım “seni sadece selamlamak ve hal hatır sormak için aradım” diye söyleyince, bir anda sarsıldım. Aynı zamanda çok da mutlu olmuştum. Kendi kendime “Demek ki ne kadar uzun zamandır, bana adam gibi hal hatır sorulmamışsa bu konuşma bana garip geldi.” dedim. Baktım ki ben de çevremdeki dostlarımı yeterince arayıp sormuyorum. “Oysaki bu iyi bir şey” diye düşündüm. Şimdilerde eşi, dostu daha çok aramaya çalışıyorum.